7 Ekim 2011 Cuma


          Ne çok seviyorum yalın ve kolay olanı. Kolaymış gibi görüneni. Konuş ki şadırvan serinliğiyle örtünebiliyim. Yaz ki ırmakları dinleyeyim.
          Zarifoğlu günlüğüne "ne çok acı var" diye başlamış ve böyle yalın bir başlangıçtan sonra sağnakları çağırmış. "Kaç kez söylemiştim trene kadar gelmesi gerekmiyor diye." Yaşamak'ta bir bölüm başlıyor, yağ gibi akıyor cümleler, suhunet eksi yirmi, trenin ışıkları yanmıyor (aküler yolda dolacakmış) birkaç ağaç pürdikkat bir beyazlığın ortasında kemikleşmiş. Yazar arada bir daha önce böyle büyüğünü görmemiştim diyerek okuyucuyu hazırlıyor, okuyucunun uğrayacağı şokun uzun sürmemesi anlamında. Ve metin bittiğinde yine de size olan oluyor. "Ve o zaman daha önce hiç bu kadar büyüğünü görmediğimi düşündüm: yalnızlığın."

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder